Birleşmiş Milletler iklim değişikliği konferansının fiyaskoyla sonuçlanacağından korkuluyordu. Fakat, 155 ülke delegesinin gece-gündüz çalışmaları sonucu, 12 Aralık 1997 günü, sanayi ülkelerinin sera gazı emisyonlarını kısıtlayan bir anlaşmaya varıldı. Gelişmekte olan ülkelerin sera gazlarının azaltılmasına nasıl katkıda bulunacakları konusu ise bir yıl sonraya ertelendi. Japonya`nın Kyoto kentindeki toplantıda oluşturulan protokol, 1992 iklim değişikliği antlaşmasının uygulanmasını etkinleştirme amacını taşıyor. 1992`den bu yana, öngörülemez iklim değişikliklerine yol açtığına inanılan sera gazlarının emisyonu azalacağına yükseliş göstermişti. Hindistan ve Çin gibi büyük nüfus sahibi ülkelerin hızlı kalkınma grafikleri de bu artışın gelecekte katlanarak devam edeceği endişesini yaratmıştı. ABD Cumhuriyetçi Partisi, daha imzaların mürekkebi kurumadan, protokolün "ölü doğmuş" olduğunu ilan etti. Başkan Yardımcısı Al Gore, gelişmekte olan ülkelerin durumu açığa kavuşmadan protokolü onaylanması için Senatoya sevk etmeyeceklerini söyledi. "Bu küresel bir sorun ve küresel bir çözüm gerektiriyor" dedi. Amerikan Senatosu gelişmekte olan ülkelerin katılımını içermeyen bir anlaşmayı onaylamama kararı almıştı. Protokolün Ana Hatları: Sanayileşmiş 38 ülke, sera gazı emisyonlarını ortalama %5 indirerek, bunları 2008-2012 yılları arasında 1990 seviyelerinin altına çekecekler. Avrupa Birliği ülkelerinin indirim oranları %8, ABD`ninki %7 ve Japonya`nınki %6 olarak belirlendi. Bu gruptaki bazı ülkelerin indirim oranları %5`in altında; bazılarından ise şimdilik kısıntı talep edilmiyor. Kısıtlanması istenen gazlar: özellikle fosil yakıtlardan çıkan karbondioksit, metan, ve nitrus oksit; ozon tabakasını deldiği için yasaklanan kloroflor karbonların yerine ikame edilen üç halokarbon. Emisyonlarını yeteri kadar indiremeyen ülkeler, emisyonlarını öngörülen seviyelerin altına çekebilen ülkelerle anlaşarak, onların fazla kotalarını satın alabilecekler. ABD`nin ısrarıyla protokole giren bu uygulamaya, gelişmekte olan ülkeler şiddetle karşı çıktılar. Ancak, söz konusu madde ABD`nin diğer tavizlerine karşılık olarak kabul edildi. ABD, bu uygulamanın kısıtlamaların maliyet-verim ilişkisi göze alınarak yapılmasında yardımcı olacağını iddia ediyor. 1- Kısıtlamalara uymayanlar için kullanılacak yaptırımlar gelecekteki bir taraflar toplantısında kararlaştırılacak. 2- Kalkınmakta olan ülkelerin, özellikle Çin ve Hindistan`ın, gönüllü kısıtlama hedefleri koymaları istendi. 3- Protokol, 1990`da dünya karbon dioksit emisyonlarının %55`inden sorumlu olan 55 ülkenin onaylaması ile yürürlüğe girecek. Türkiye`nin Durumu: Türkiye daha önceki çerçeve anlaşmayı imzalamadığı için Kyoto toplantısına gözlemci olarak katıldı. Türkiye`nin süreç dışı kalmasının çok geçerli nedenleri var. Bu anlaşma çerçevesinde Türkiye, OECD üyesi olduğu için, sanayileşmiş ülkeler sınıfına sokulmuş bulunuyor. Sera gazları emisyonunda dünyada 80`inci sırada olduğumuz için, biz bu sınıflandırmayı kabul etmiyoruz. Türkiye`nin emisyon seviyesinin Avrupa Birliği`nin dörtte biri, Kuzey Amerika`nın sekizde biri ve dünya ortalamasının yarısı olduğunu belirtiyoruz. Azerbaycan, Gürcistan, Pakistan ve Avustralya başta olmak üzere, birçok ülke Türkiye`nin tezini destekledi. Fakat, özellikle Avrupa Birliği ülkelerinin karşı çıkması nedeniyle bu sınıflandırmayı değiştirecek bir karar tasarısı gündeme alınıp oylanamadı. Sorunun çözümü, 1998 Kasım ayında Arjantin`in başkenti Buenos Aires`te yapılacak 4. Taraflar Konferansına kaldı.
| anasayfa
| sayfa başı |
geri |
|