Filmin başında ekranda tel örgüler görürüz. Kamera tel örgülerin üzerinden yükselir. Ardından bir sonraki sahneye geçilir. Çerçevenin sol köşesinde demir parmaklıklı bir kapı görürüz. Bunu takip eden bir kaç sahneye mixlerle geçilir. Sonunda daha önce bize gösterilen büyük bir şatonun içine gireriz. Ardından bir sonraki çekimde kar yağmaktadır. Sanki kamera odadan çıkmış dışarıdadır. Ardından bir kulübe görürüz. Kamera hızlı bir şekilde zoom out yapar. Sonuçta bu yağan karın ve kulübenin bir cam küre içindeki maket olduğunu görürüz. Odanın içinde Kane`i yatarken gördüğümüzde oldukça zayıf bir aydınlatma kullanılmıştır. Kane`in yatağının arkasındaki bir pencereden giren ışık arka fonu aydınlatmasına rağmen çerçevenin önü göreceli olarak karanlıktır. Aslında mekanlarda yaratılan bu loş ortamları filmin ilerleyen birçok sahnesinde görmeye devam edeceğiz. Bu tür bir aydınlatma gerçekte Welles`in psikolojik bir incelemenin var olduğunu söyleyebileceğimiz filminde bu psikolojinin görselleştirilmesinde oldukça etkili olmuştur. Aydınlatmanın dışında dikkat çeken bir diğer konu filmde anlatım tekniği olarak Flashback`lere yer verilmesidir. Filmde kısa bir giriş ve altı geriye dönüşle yer verilmiştir. İlk başta Kane`in ölümünü gösteren bir haber filmi diğerleri ise Kane`i tanıyan insanların söyledikleri verilmektedir. Filmdeki bu anlatımın bir kaç özelliği vardır. Her şeyden önce Welles, Kane`i anlatırken kendini ortadan siliyor, taraf tutmuyor, nesnel davranıyor, değişik insanların gözünden, bazen birbiriyle çelişen davranışlarıyla kahramanını ortaya koyuyor. (Özön, 1965, sf:21) Bu sayede yönetmenimiz yargıyı izleyiciye bırakıyor. Fakat bu flashback`lerde tarih sırasına uyulmuyor. Yani karşımızda alışıla gelmişten farklı geri dönüşler vardır. Çünkü genelde yapılan bu geri dönüşlerde geriye dönüldükten sonra tarih sırasının varlığından söz edebiliriz. Yurttaş Kane`de ise flashbacklerin sıralanışı tarih sırasından ziyade dramatik yapının varlığını daha da güçlendiren bir şekildedir. Bu geri dönüşlerde Kane`i tanıyan insanların anlattıkları canlandırılır. Filmde dikkat çeken bir diğer taraf ise alan derinliğinin çok iyi kullanılmasıdır. Görüntü alanı içinde herşeyi en önden en arkaya net bir şekilde görmekteyiz. Bu derinlikle gerçek yaşamda olduğu gibi görülen her şey tüm boyutlarıyla kavranmakta ve bu derinliğin içinde olup biten bir çok şey arasında seçim yapma fırsatı yaratılmaktadır. Bu sayede de yönetmenin önde, arkada ve dipteki varlık ve eşyalar üzerine izleyicinin dikkatini çekmek için ayrı ayrı çekimler yapmasına da gerek kalmamıştır. Bunun sonunda da filmde genelde kamera oyuncu hareketlerini pan`lerle takip etmiş yada oyuncuların sabit olduğu sahnelerde kamerada sabit bir hal almıştır. Yönetmen bu şekilde, sahneyi çekimlere bölmeden alan derinliği sayesinde sahnenin bütünlüğünü bozmadan, bu bütünlük içinde hangi noktanın önem taşıdığını bulması için seyirciye imkan tanımaktadır. Yönetmen kullandığı bu teknikle seyircinin daha dikkatli olmasını sağlamakla birlikte film ile izleyici arasında sıkı bir bağ kurmuş oluyor. Welles kullandığı derinlemesine görüntü ile anlatacaklarını daha kısa bir olarak anlatabilme olanağı sağlamaktadır. Buna örnek olarak filmde Kane` in küçüklüğünü izlediğimiz sahneyi verebiliriz. Çerçevenin önünde ve sağ tarafında annesi onun arkasında babası ve Thatcher`ı görürüz. Arkada bir pencere görürüz. ve en dipte de dışarıda oynayan Kane`i görürüz. İlk olarak evin içindeki annesi ve babası ve Thatcher`ın konuşmalarını inceleyecek olursak; başka bir yöntemle mekan içinde oyuncuların filmde olduğundan daha farklı konumlandırılmasıyla tek tek çekimler verilirdi. Bizler çerçevede konuşan kişiyi farklı çekim ölçekleriyle izleyip dialogların arasında da konuşmayan kişilerin tepki çekimlerini izleyebilirdik. Birde bunun dışında dışarıda evdeki konuşmalardan habersiz olan küçük Kane`de bize tanıtılırdı. Ama tüm bunların yerine Welles bu dört kişiyi aynı çerçevede bize göstermektedir. Görüntü yönetmeni Gregg Toland`ın ustaca gerçekleştirdiği bu çerçevelemede annesini, babasını ve Thatcherı aynı çerçevede bir arada görmekteyiz. Bununla birlikte bu oyuncular her nekadar mekan olarak kapalı bir yerde olsalar da Toland`ın kamerası evin dışında olan ve alan derinliğinin en sonunda dışarıda oynayan Kane`i yine aynı çerçevede izleyicinin gözlerinin önüne serer. Bu sayede oyuncuları ayrı ayrı çekimlerde tek tek görmeden tüm oyuncuların psikolojik durumları aynı anda ifade edilmiş ve herhangi bir parçalanmaya yer vermeden dramatik etki daha da arttırılmıştır. Buna benzer bir sahnede Kane`in ikinci eşi Susan`ın intihar etmiş olarak gösterildiği sahnesidir. Bunu sahnede kamera hiç hareket etmez. Ama her şey oldukça açıktır. Çerçevede önde bardak, ilaç şişesi, bunların arkasında da yatağında yatan Susan`ı görürüz. Susan loşlukta belli belirsiz görürüz. Çerçevenin ens onunda ise odanın kapısı vardır. Yukarıda Welles`in filmde alan derinliğinden faydalanarak bazı sahnelerde tek çekimle meydana getirdiği sahnelerle anlatmak istediğini daha kısa bir şekilde anlattığı ifade edilmişti. Ama yönetmen anlatmak istediğini alan derinliğinin sağladığı olanaklara başvurmadan da kısa zaman dilimi içerisinde anlatmıştır. Buna örnek olarak Kane`in Susan`la tanıştığı sahneyi verebiliriz. Susan Kane`e evinde şarkı söylemektedir. Hemen ardından Suzan ve Kane`i aynı durumda gösteren bir başka görüntü dizisi izleriz. Fakat bu sefer dekor değişmiştir. Ardı ardına izlenen bu iki sahnede dekorun değişmesiyle hem aradan geçen zaman sinemasal dille anlatılmış hem de iki kahramanımız arasındaki duygusal yakınlık görselleştirilmiştir. Filmde sinemasal zaman atlamasının olduğu bir başka örnekse Kane`in ilk eşiyle birlikte yemek masasının başında yanyana otururken üst üste izlediğimiz sahnelerdir. Buda Kane ve eşi masada otururken aynı çerçevededirler. İki oyuncu daha büyük bir masanın başında ayrı ayrı otururken oyuncularımızı ayrı ayrı çerçevelerde görürüz. Bu durumun birkaç sahne üst üste verilmesiyle Kane ve eşinin arasındaki soğukluk ifade edilmiştir. Öte yandan Welles, öyküsünü tam anlamıyla biçimci bir sinemayla verir... Genç Welles, sinema tarihinin en biçimci tekniklerini, en anlamlı teknik buluşlarını alır, özümler, özetler ve kendi ilk yapıtının ayrılmaz bir parçası haline getirir. Nedir bu buluşlar, bu teknikler? Dışavurumculuktan kalma bir aydınlatma tekniği ve siyah beyaz kontrastları daha önce Whler`la çalışmış ve bu tekniği uygulamış olan Gregg Toland`ın katkısıyla oluşturulan “alan derinliği” kadraşın içine giren yapay tavanlar, son derece özenli çerçevelemeler, özel mercekli deforme edici çekimler, görkemli kamera hareketleri. Yani bir tür Welles baroku (Dorsay, sf:94) Filmde kullanılan aydınlatma teknikleri de oldukça dikkat çekicidir. Filmin birçok sahnesinde yaratılan mekanlarda, tam bir aydınlatma yapılmamış kimi zaman nesneler, kimi zaman oyuncular belirsiz bir şekilde gösterildiği gibi kimi zamanda görüntü boyutunun önü yada arkası aydınlatılmamıştır. Örnek olarak Kane`i yatağında yatarken uzak çekimle görürüz. Kane`in yatağının arkasında bir pencere vardır. Pencereden odaya ışık girmektedir. Bu ışık Kane`i aydınlatır. Ama çerçevenin önü karanlıktır. Bir diğer sahnede filmde haberler geçidi başlar. Bir grup gazeteci Kane hakkında bir haber filmi izler Film bittiğinde kamera mekandaki gazetecileri gösterir. Kamera karşısındaki duvardan film projektörünün ışıkları hüzme olarak mekanı belirli bir şekilde aydınlatır. Gazetecileri bu projeksiyon makinesinin altında görebiliriz. Bu sahnedeki çekimde genelde çerçevenin ön tarafında yer alan kişilere tam bir aydınlatma yapılmazken çerçevenin arkasında yer alan oyuncuların yüzleri ise aydınlıktır. Bu sahnede ışığın yönlendirilmesiyle kontrastlık sağlanır. Yine bu sahnede ışığın kullanılmasından dolayı oluşan loşluktan mekan tam olarak tanıtılamamaktadır. Daha sonraki sahnelerde Kane`in son olarak söylediği Rosebud sözünün ne anlama geldiğini araştıran gazeteci bir kütüphaneye gelir. Gazeteci ve kütüphane görevlisi yüksek tavanlı bir odaya girerler. Odanın ortasında bir masa vardır. Odanın tavanında olan bir camdan masanın üstü aydınlatılır. Görevli memur bu masanın yanında durur. Yukarıdan gelen ışığın kuvvetinden dolayı görevli memuru silüet halinde görürüz. Daha sonra çerçevenin önünde olan gazeteci de masanın yanında duran görevli memurun yanına yürür. Çerçevemizde bulunan iki oyuncuyu yukarıdan mekana gelen ışığın kuvvetinden dolayı iki gölge halinde görürüz. Gazeteci Kane`i tanıyan insanlarla konuşmaya devam eder. Bunlarada biride Burnstein ile yaptığı konuşmanın sahnesidir. Burada Burnstein`i kameranın sağında görürüz. Gazetecide aynı şekilde kameranın sağındadır. Burnstein`in yüzü ve çevresi iyi aydınlatıldığı halde arkası bize dönük olan ve çerçevenin önünde gördüğümüz gazeteci ise tam olarak aydınlatılmamıştır. Gazetecinin karanlıkta bırakılması ve Burnstein`in aydınlatılmasıyla elde edilen kontrastlıkla belki de gazetecinin aradığıyla gazetecilerin anlattıklarının farklı olmasından doğan zıtlık görselleştirilmiş olmaktadır. Özellikle gazeteciyi Burnstein`in sigarasını yakmak için eğildiğinde gördüğümüz sahnede gazeteciyi tam olarak bir gölge halinde görmekteyiz. Alan derinliğine sıkça yer verildiği filmde çerçevenin önünde gördüğümüz nesneler yada oyuncularla en arkada gördüğümüz nesnelerin netliğinin aynı derecede olmasıyla birlikte aydınlatmada ön tarafın aydınlık arka tarafın karanlık olması yada ön tarafın karanlık arka tarafın aydınlık olmasından meydana gelen kontrastlık gerek teknik olarak gerekse de oyuncuların psikolojik durumlarını tasfir etmek açısından etkileyici 0olarak kullanılmıştır. Aydınlatmayla yapılan bu aydınlık karanlık alanlarla seyircinin dikkati de yönlendirilmiş olur. Fakat bununla birlikte aydınlatma derecesinin her yerde aynı olduğu sahnelerde vardır. Bu duruma örnek olarak Susan`ın şan dersi aldığı sahneyi verebiliriz. Genel çekimde büyük bir odayı görürüz. Alan derinliği sağlanmıştır. Çerçevenin önünde gördüğümüz nesneyle en arkadaki nesnenin netliği aynıdır. Bu sahnede mekanın tümü aynı derecede aydınlatılmıştır. En öndeki nesneyle en arkadaki nesne aynı derecede aydınlık görünmektedir. Fakat bunun aksine bir sonraki sahnede Kane`i Susan`ı opera salonunda oyununu izlerken görürüz. Çeşitli ölçeklerle salondaki insanları Susan`ı ve Kane`i görürüz. Kane`in yüzünün sol tarafı aydınlık sağ tarafı ise karanlıktır. Bu aydınlatmayla Kane`in yaşadığı bölünmüşlük ve kararsızlık vurgulanmıştır. Eşi sahnede başarısızdır. Bu durumda Kane onu ünlü bir şarkıcı yapmak için çalışmaya devam mı etmeli yoksa bu uğraşısından vazmı geçmeli, İşte Kane`in yaşadığı bu çelişki aydınlatma teknikleri kullanılarak çerçevede görselleştirilmiştir. Elbette tüm bunların yanı sıra filmdeki kamera hareketleri de oldukça dikkat çekmektedir. Filmin başlangıcında çerçevede, yakın çekimle gösterilen tel örgüleri görürüz. Daha sonra kamera dikey çevrinme yaparak tel örgüleri üstünden bize bir şatoyu genel çekimde gösterir. Şatoyu çerçevenin en sonunda görürüz. Filmin bazı sahnelerinde kamera, mekanda görülen ve hareket halinde olan oyuncuyu takip eder. Kimi sahnelerde ise kamera, durağan halde olan oyuncuyu durağan halde izler, oyuncuyu değişik ölçeklerde bize gösterir. Örnek olarak bir grup gazetecinin Kane hakkındaki haber filmini izledikten sonraki konuşmalarını verebiliriz. Kmera burada pan`ler yaparak konuşan oyuncuyu izler ve mümkün olduğunca kesmeye yer vermez. Kameranın hareket halinde olduğu bir diğer dikkat çekici sahne, gazetecinin kütüphanede olduğu sahnedir. Sahnenin başlangıcında bir heykeli alt açıdan görürüz. Yapılan bu alt açılı çekimle heykel gözümüzde yüceltilir. Daha sonra kamera alçalır. ve Walter Parks Thatcher yazısını görürüz. Kamera dolly out yapar. ve konuşan iki kişiyi görürüz. Gazeteci ve kütüphane görevlisi yürürken kamera dolly in yaparak arkalarından bu iki oyuncuyu izler. Daha sonraki bir sahne de bir falshback`le Kane`in çocukluğunu izlediğimiz bir sahnedir. Kane dışarıda kızağı ile oynamaktadır. İlk başata kamerayı dışarıda olarak düşünürüz. Daha sonra kamera dolly out yapar ve kameranın evin penceresinden Kane`i görüntülediğini anlarız. Kamera dolly out yapar. Çerçevede önce iki sonra üç kişi yer alır. Genel çekimde üç kişiyi görürüz. Fakat yine aynı çerçevede dışarıda oynayan Kane`i görebiliriz. Kamera sabittir. Üç kişi konuşur. Daha sonra kamera sağa çevrinir. Kamera oyuncularla birlikte hareket eder ve kesme yapılır. Bir sonraki çekimde çerçevenin önünde anneyi onların arkasında da diğer iki kişiyi görürüz. Burada ise kamera evin içindeymiş gibidir. Kamera sol tarafa doğru çevrinme yaparken evdeki üç kişi dışarı çıkar. Kameranın yaptığı hareketle, kameranın aslında dışarıdan evi gördüğünü anlarız. Görüntü yönetmeni Gregg Toland büyük bir ustalıkla yaptığı kamera hareketiyle kesmeye gerek duymadan olayları izleyiciye sunmuştur. Kesme yapmadan kameranın mekan içinde hareket ederek olayları kaydettiği bir diğer sahnede gazetecinin Susan`la konuşmak için onun bulunduğu gece kulübünde bulunduğu sahnedir. Kamera gece kulübünün önünden dikey çevrinmeyle yükselir. Neon ışıklarının arasından çatıya ulaşır. Çatıdaki camlı yerden aşağıya iner, bindirmeyle geçiş yapılır ve kulübün içini görürüz. Bu iç mekanda kamera yine pan`lerle oyuncuları izler. Fakat kameranın oyuncuları topluca gösterdiği sahnelerin dışında oyuncuları tek tek gösterdiği sahnelerde vardır. Örnek olarak Kane`i ve ilk eşini yemek masasında izlediğimiz sahnede her iki oyuncuyu tek tek çerçevelerde görürüz. Burada kamera hareket etmez, kesmelere yer verilir. Kameranın hareketli olduğu dikkat edici bir diğer sahne de Kane`in seçim konuşması yaptığı sahnedir. İlk başata Kane`i destekleyen bir kişinin konuşmasını izleriz. Ardından çerçevede Kane`in büyük büyük bir posterini görürüz. Kamera dikey çevrinme yaparak aşağıya iner ve Kane`i görürüz. Ardından yapılan kesmeyle genel çekimde Kane`in konuştuğu salonu görürüz. Karşımıza yine etkileyici alan derinliği çıkar. Kamera zoom in yaparak Kane` e yaklaşır. Zoom in hareketi devam ederken bindirmeyle geçiş yapılır. Ve kürsüde Kane`i görürüz. Kane alt açıyla verilir ve bu şekilde Kane çerçeve içinde yüceltilir. Filmin son sahnesinde Kane`in eşyalarını toplanıp kasalara konmuş bir şekilde genel çekimde görürüz. Kamera yerdeki bu eşyaların üstünden zoom in yapar ve sahne sona erer. Son sahnede bir kalorifer kazanında Kane`in kızağı vardır. Kamera kızağa zoom in yapar. Kızağın üstünde rose bud yazmaktadır. Filmin genelinde kamera hareketlerine bakarsak çelişkiyi ifade etmek için ve heyecan yaratmak için kesmelerle nesnelere farklı yerlerden farklı noktalardan bakılmıştır. Fakat düşük tempolu sahnelerde kamera oyuncuyu takip eder ve kesmeye yer vermez. Welles bu filminde, sinemanın o zamanki tüm imkanlarını en iyi şekilde kullanmakta bununla birlikte özellikle ustaca ve kendine özgü birşekilde yapılmış flashback`lerle ve aydınlatma teknikleriyle izleyicinin dikkatini sürekli çekmeyi başarmıştır. Bundan da ötesi sinema tarihinde kendine has yeri olan bir film ortaya çıkmıştır.
Kaynakça ÖZÖN Nijat: Orson Welles Yurttaş Kane Bilgi Yayınevi 1965 DORSAY Atilla :Yüz Yılın Yüz Filmi Remzi Kitapevi
| anasayfa
| sayfa başı |
geri |
|