Dursun Murat Özden

Bilgilik / İpucu

Dursun Murat Özden

    Kategori: TARİH
    Konu: Che Guevara


Che Guevara, yüzyılın efsanevi devrimcisi. Hayatını herşeyiyle devrime adamış bir dava adamı. İyi bir doktor, aynı zamanda harika bir gerilla. Gündüz amele, gece bakan. İyi bir teorisyen, cesur bir pratikçi. Patentsiz bir icatçı ve ulusal banka müdürü. Tatlı bir baba, sert bir komutan. Bazılarının kimmiş bu adam dedikleri bazılarınınsa ağzı açık kaldığı bu adam kim, ne yaptı, ne yapmak istedi. Doğduğunda astımlı olduğu için yakın zamanda ölür denilen bu çoçuk, insanlık tarihine ismini silinmez harflerle kazıdı.Gençler onun anılarıyla büyüdü, onun hakkında yazılan kitaplar yok sattı. Onun için yazılan şarkılar dillerde dolandı, tüm dünyada 1 numara oldu. Tam bir zıtlıklar kompleksi olan Che`yi anlamak ne kolay nede zor. Aslında onun yaptıklarına bakılsa, ne yapmak istediği anlaşılır. Bazılarının "maceracı" gibi bir çamurla Che`yi kapatma istekleri ise Che`nin büyüklüğü karşısında havada kaldı. Neden Che bukadar sevilmiş ve sayılmıştı. Bu dava uğruna birçok kişi hayatını feda etmişti ama o bunlardan farklı ne yapmıştı. Dünyada bir zaman emperyalistlerin uykularını kaçıran, uyuyabildikleri çok kısa zamanlardada kabuslarına giren Che`nin hayatı aslında ansiklopediler doldurur ama biz burada onun hayatındaki önemli olaylarında önemlilerini kısaca anlatmaya çalışacagız.
Che 12 Haziran 1928`de Buenos Aires`te dünyaya geldi. Orada babasının adıyla, Ernesto olarak vaftiz edildi. Baba Ernesto bir mühendistir ama aldığı bir tarım imtiyazını değerlendirmek için çoçuk yolculuk edebilecek seviyeye gelince Caraguatay`a giderler. Her ne kadar ernestito hayatı burada tanısada onun için pek önemli ber yer sayılmaz çünkü aile Ernesto`nun özel nedeni ile oradan taşınmak zorunda kalır. Evet Ernesto`nun özel durumu diyorum çünkü o astımlıdır ve bu hastalık onu hayat ağaçlarından, akciğerlerinden yakalamış ve gelecekte yapacaklarını engellemek istercesine onu sıkmaktadır. Bu yer degiştirilmeler Che`nin küçüklüğünde hep devam etti. Ernesto`nun bu hastalığı onu zayıf, çelimsiz bir çocuk haline getirdi. Onun yaşama isteğive hırsı ise her zaman hastalığının karşısına Che`nin en büyük destekçisi olarak çıkmıştır.
Ernesto çoçukluk yıllarında cesaretiyle çoktan ün yapmıştı bile. Kırk metre yüksekliğindeki bir şelalenin üstündeki köprünün korkuluklarında gülerek yürürken yüzündeki ince gülüş belkide astımına inat onla dalga geçmesindendir. Ernesto`nun astımdan başka bir hastalığı daha vardı: spor. Sporun her dalını çok seven astımlı çocuk, çelimsiz vucuduna rağmen hepsinde de yorulana kadar oynamak istıyordu, tabii astımı müsade ettiği sürece. Özellikle rugby oynamayı çok isteyen Ernesto, gelecekte Latin Amerika gezisinde ki yol arkadaşı, Alberto`ya ona bu oyunu öğretmesi için yalvarır. Alberto onu çelimsiz yapısına bakarak onu ikna etmeye çalışsada geleceğin inatçı devrimcisinin ısrarlarına dayanamayıp ona bir sınav yapar. Sınavın olmazsa olmaz şartı ise iki sandalye arasına konan bir çubuğun üzerinden Ernesto zıplayarak takla atacak ve diğer tarafa iki ayak üstü düşecektir. Her ne kadar bir köylü kadın onu "İnsandan öte, bir yarı tanrıydı o." diye tanımlasa da Che ne bir yarı tanrı ne de tanrıydıve çelimsiz vucuduyla bunu başarması imkansızdı. Bunu bilen ve onu reddetmek isteyen Aleberto`nun fikrini değiştirmek ise yine Che`nin azmine düşüyordu. Ernesto okadar azimle atlamaya başladıki herseferinde yere çakılmasına karşı tekrar tekrar deniyordu taki Alberto "evet" diyene kadar. Che astımına rağmen bu oyundada kısa zamanda ünlenmiş ve fuser lakabını almıştı.
Che küçüklüğünde de herzaman yardıma muhtaç olan insanlara yardım etmiştir. Özelliklede fakir ve aç çocuklara ozel bir ilgi duyan Che evlerini onlar için bir aş evine çevirmiştir. Kadınlarla dolaşıp eğlence yerlerinde vakit harcamak yerine Che hergün bulundukları şehrin fakir mahallelerine gidip oradan bulduğu çocukları doğru kendi evlerine getirip onlara yemek verir. Che`nin bu yardım sever tutumuna ise anne ve babası karşı çıkmazlar böylelikle onların evi artık bir vakıf evidir.
Ernesto üniversitede tıp fakültesine gitti. Bunun sebebi belkide onun en büyük düşmanı olan astımına karşı silahlanmaktı, aynı, yıllar sonra Alberto ile Latin Amerika`yı gezerken gördükleri bir madendeki insanlara acıdıktan sonra grev yapanlar için "Ben elimde silah olmadan böyle şeyler yapmam." dediği gibi. Tıp fakültesini bitirmesi için bir kaç sınavı kala Ernesto Alberto ile Latin Amerika`yı geziye çıkmaya karar veriyor tabii annelerinin itirazları arasında. Bu gezi Che`nin humanizminin ve sosyalizminin gelişmesinde çok büyük rol oynuyor. Bu gezi sırasında Che Latin Amerika halkının nasıl sömürüldüğünü görüyor ve içindeki isyan ateşi alev alev yanmaya başlıyor. Çoğu zaman aç susuz köylüleri ve maden işçileri gördükçe Che emperyalizme ve özellikle Amerika`ya iyiden iyiye fitil oluyordu. Altı ay kadar süren bu gezide Che en çok Chuquicamata`daki maden ocakları ve San Paolo cüzamlılar hastanesinden etkileniyor. Che maden ocaklarındaki insanların başkalarını zengin etmek için böyle kölece çalıştırılmalarını bir türlü kabullenemiyor. Maden ocaklarından sonraki duraklarında yani cüzamlılar hastanesinde ise Che insanların nasıl böyle çaresiz ölümü bekleyebileceklerine akıl sır erdiremiyor. Hayatı anlamanın yeterli olmadığını onu değiştirmenin de gerekli olduğunu savunan Che bu mantığını orada kullanıyor ve ölüme terk edilen bir hastayı ameliyatla tedavi ediyor. Bu onun ilk ameliyatıdır ve imkansızlıklar içinde yine hünerini konuşturmayı başarmıştır. Ameliyat edip hayatını kurtardığı bu hasta daha sonra onun için "Beni kurtardı, bu hastanede yeni bir dönemin başlangıcı oldu, cerrahi aletler artık bir kenarda paslanmaya fırsat bulamıyordu! Çok sonra Küba da ekonomi bakanı olduğu sıralarda bana bir mektup yazarak hatırımı sormuştu." Che girdiği her ortam gibi hastaneyide değiştirmişti. Oradaki hastalar tarafından Alberto ve Che tanrının gönderdiği iki yolcuydu. Hastaneden ayrıldığı gün ise tam bir karnaval havasında başlamıştı finalde ise Che`nin gidişine ağlayan insanlar... Che ve Alberto artık bu yolculuklarında birbirlerinden ayrılıyor ve tekrar böyle bir yolculukta buluşma ümidiyle kucaklaşıyorlardı.
Evine dönen Che`yi sıkı bir çalışma programı bekler. Uzun süren bir zaman sonunda Che artık bütün sınavlarını vermiş ve yeni hayatlar ve dünyalar kurtarmaya aday bir doktor olmuştu. Doktor olan Che tıpkı yıllar sonra Küba`da yapacağı gibi başkalarına yük olmadan kendi başının çaresine bakmak için ailesinden ayrılır. Alberto`ya verdiği sözü hemen yerine getirme arzusu Che`yi bir kez daha yollara sürükler. Onunla buluşmak için yaptığı yolculukta Che dışarda yağmurda nöbet tutan gerillaları ve barda eğlenen onların şeflerini görünce bir nevi hayal kırıklığı ile şu sözleri söyler "Devrim yeni ve sarhoş edici bir özgürlügün kör ettigi halkın sırtından geçinen bir azınlığı yaratmış bile.". Evet bu gerçekten onun gerilla mantığına taban tabana zıt bir gerilla hareketi idi. Che o zamanlar için çok büyük önem taşıyan doktor sıfatına rağmen kendini halkın içinden halktan biri olarak gören bir yapıdaydı. Yine bu gezisi sırasında durduğu bir kamyona bineceği sırada kamyoncunun baylar gibi önde değilmi? sorusuna hayır herkes gibi arkada cevabını vermiştir. Bu gezi sırasında Che ilk defa Kübalı sığınmacılarla tanışıyor ve orada tüm dünyanın kendisinin ismi olarak benimseyeceği Che ismini Kübalılardan alıyor. Ona Che denmesinin sebebi ise Kübalıların Arjantinlilere kısaca Che demelerindendir. Bu sığınmacılardan Monaco baskını ve Fidel hakkında bilgi alan Che artık kafasında adını koymasa bile yavaş yavaş hayat çizgisini çizmeye başlamıştır. Bu gezisini Guetamalada bitiren Che artık buraya yerleşmeye ve buradaki bir hastanede çalışmaya başlıyor. Guetamaladaki hayatı her zaman ki gibi dopdolu olan Che burada birçok devrimciyle tanışıyor. Bu devrimciler arasındaki bir kişi ise Che`yi belkide dünyada büyülemeyi başarabilen nadir insanlardan olan Hilda Gadea. Kendisi gibi bir devrimci olan Hilda`nın Che üzerindeki etkisi o kadar büyük oluyor ki Che ona bir piknikte "Sen sağlıklısın senin annen babanda sağlıklı insanlar, yani seninle evlenmemde hiçbir sakınca yok" şeklinde kendi usulu ile evlenme teklifi yapıyor. Cevabın hayır olmasından dolayı ümitsizlik nedir bilmeyen Che ümitsizliğe kapılmıyor ve herzamanki ısrarcı ve inatçı tavırlarıyla birçok kez evlenme teklif ediyor ta ki cevap evet olana kadar.
Kısa bir süre sonra evlenen çiftin yüzüne hayat hiçte gülmek taraftarı değildir. O günlerdeki siyasi bunalım ve Arbenz`in çekilmesi ile oluşan anti-demokratik bir ortamda Che ve Hilda tutuklanıyorlar. Hapse girmesi ve çıkması arasında saat farkları oynayan Che o günlerde birçok kez hapse giriyor ve çıkıyor.
Fidel`in Küba`da serbest bırakılması ve ardından Guetamala`ya gelmesi ise Che için büyük bir şans oluyor, aslında bunun kimin şansı olduğu birazda tartışılır belki de bu Fidel için büyük bir şanstı. Fidel ve Che ilk defa 9 Temmuz 1955 te bir evde buluşuyorlar ve bu buluşma karşılıklı iki tarafın birbirlerinden büyük oranda etkilenmeleri ile son buluyor. Bu buluşmaların sıklaşması ve Fidel`in Che deki cevheri görmesi Fidel`i Che`yi yakın zamanda yapacağı Küba işgaline davet ettiriyor. Che ise hala düğümü çözememiş ve karısınında fikrini öğrenmek istemiş olacak ki bir gece durumu kısaca anlatıp gitmeye karar verdiğini söylüyor. Hilda`nında olumlu cevabı Che`nin hayatının yönünü çiziyor. Gitmekte aceleci olan Che yakında doğacak olan çocuğunu da görmeden gitmek istemiyor. Onun erkek olacağını hayal eden Che ona ismini bile hazırlıyor: Vilademir. Fakat hayat her zaman Che`nin karşısına muhalif olarak çıktığı için çocuk erkek olmuyor ve adıda annesinin adı.
Bugünlerde yakınlarda bir çiftlik tutuluyor ve orada çıkartma yapacaklara eğitim veriliyor. Çıkartmaya çok az kala basit bir hata sebebi ile çiftliği basan polis herkesi tutukluyor ve hapse atıyor. Uzun uğraşlarla hapisten çıkarılan devrimciler sonunda isyan için yola çıkmaya hazırdırlar sadece baskında kaybedilen bir kaç silah eksik. Che durumu ailesine kısa ve özlü olarak mektupta anlatıyor ve Hilda`yıda lojistik destek için orada bırakarak yola çıkıyor. Yola çıkışta ise geminin küçük olması ve adam sayısının kapasitenin üstünde olması sebebiyle bazı eşyalar geride bırakılıyor. Belkide Che Küba devrimi için ilk fedakarlığını yapıyor ve astım ilaçlarını orada sahilde bırakarak 81 çılgınla Kübayı işgale yola çıkıyor. Belirlenen zamandan geç karaya ulaşılıyor ama aksilik yanlış yerden çıktıkları içinde bataklığa saplanıyorlar ve malzemenin bir kısmını orada bırakmak durumunda kalıyorlar. Aksilikler başladı mı bitmez mantığıyla Batituta`nın askerlerinin de saldırısına uğruyorlar ve gerilla dağılıyor. En fazla 7 şer li gruplar halinde birbirinden habersiz dağlarda dolanan gerillanın toparlanması biraz vakit alıyor. Toparlanmanın ardından artık gerilla Sierra maestra dağlarında yerleşmeye başlıyor.
O günlerde Che sadece ordu doktoru sıfatıyla orada bulunuyor ama ilerleyen günlerde Che`deki görev aşkını sezen Fidel ona dağıtımdan sorumlu bir görev veriyor. Che bu konuda nasıl eşitlikçi olduğunu herkese kısa süre içerisinde ispatlıyor. Hatta bir gün yemek dağıtan gerillanın Che`nin tabağına herkesinkine iki tane koyduğu halde üç et koymasının bedelini göğsünde patlayan bir tabakla ödüyor. Bu dönemde gerilla sadece karakol basma eylemlerinde bulunuyor ve çoğu zaman karlı çıkıyor. Havanada ise Batistutanın siniri bu devrede iyiden iyiye artmaya başlıyor. Aradan geçen zamanda yapılan eylemlerde ve kamptaki tutumları sebebi ile Che Fidelden sonraki ilk şef ünvanıyla ödüllendiriliyor. O artık şeftir. Yılar sonra bir gün bu ödül için aslında o görev benden çok Raul`ündü diyecek olan Che Fidelinde izni ile yanına aldığı az miktardaki gerilla ile Sierra maestranın eteklerine çekiliyor. Burada uçakların kolayca göremiyeceği bir yere kampını kuran Che bu kampta tüm yaratıcılığının zirvesine ulaşıyor. Öncelikle bir okul ve ekmek fırını yaptırıyor, daha sonra ayakkabı imalathanesi ve radyo istasyonu kuruyor. Che orada kendi imkanları ile kurduğu bu küçük şehirde köylülerle gerillalar arasındaki bağı geliştiriyor. Ona göre gerilla halksız olmaz. Okulda köy çocuklarına ve gerillalara okuma yazma ve marksizm dersleri veren Che hayatının sonuna kadar birilerine herzaman birşeyler anlatmıştır. Bu huyu yıllar sonra Bakanken de devam etmiş ve orada bakanlıkta arkadaşları ile matematik, ekonomi ve felsefe dersleri almış ve vermiştir.
Uçakların birkaç ispiyoncu sayesinde kampı bulması ve baskın yapmaları sebebiyle Che kampın yerini değiştiriyor ve yeni mekanlarında yine benzer bir kamp kurmayı başarıyor. Bu süreçte halkın gözünde iyice büyüyen gerillalar artık sonun geldiğini hissetmeye başlıyorlar. Che 21 Ağustos 1958 de Fidel`le buluşuyor ve Fidel ona Camillo ile batıya yürümesini söylüyor. Artık işgal tam manası ile başlıyor. Che Camillo ile ikiye ayrılarak batıya hareket ediyorlar fakat yolları bilmemeleri Sierra maestra gibi bir koruyucudan yoksun olmaları onları zora sokuyor. Gerillar bu yolculukta çok sıkıntılar çekiyorlar ve sonunda ilk karakola ulaşıyorlar. Karakolu basan gerillalar askerlerin teslim olmalarının ardından bütün silahlara ve hatta bir kaç jipe de el koyuyorlar. Moralleri yerine gelen Che ve arkadaşlarının artık kimse önlerinde durmaya cesaret edemiyor hatta 4000 kişilik askere sahip şehirler bile 120 kişilik gerilla karşısında teslim oluyor. Che şehirleri, karakolları ve köyleri teker teker alarak Havana`ya doğru ilerliyor. Santa Clara ve diğer şehirlerin alınmasının ardından Che 1959`un başlarında Havanaya giriyor. Che bu şehirleri alırken hemen hemen her seferinde halkın büyük desteğini buluyor, özellikle Santa Clara nın alınması sırasında Che halkla beraber üniversitede ve şehrin caddelerinde amansız çatışmalar veriyor. Belki Havanaya kadar olan yerlerin alınmasından dolayı belkide halka çok yakın davranmasından dolayı halk Che`yi hastalık derecesinde seviyor ve bağrına basıyor.
Che`nin Havana`ya girmesi ve yönetime el koyarak diktatör Batistuta`yı devirmesinin ardından şehir tam bir karnaval havasına bürünüyor ve uzun süren eğlenceler tertipleniyor. Che`nin ardından Fidel de Havanaya geliyor ve çoşku bir kat daha artıyor. Bu eğlencelerin dozunun iyi ayarlanmasını düşünen Che devrimle birlikte zor bir işin başarıldığını ama bu işin burada bitmdiğini çok iyi kavramış durumdadır. Bundan sonra nasıl bir devlet politikası işleneceğinin belirlenmesi ve sosyalist bir topluma geçişin nasıl olacağının çizgilerinin belirlenmesi gerektiğini iyice kavrayan Che Fidel`le beraber kolları sıvıyor ve Küba`yı yeni sisteme geçise hazır hale getirmeye çalışıyor. Halkın büyük bir kısmının sosyalizmden bihaber olması ve devrimi sadece bir diktatörü yıkmak için yaptıklarını düşünmesi onların işini iyice zora sokuyor. Che bundan sonra Küba`daki devrimin amacına ve başarıya ulaşması için verilecek hertürlü görevi yerine getirecegini Fidel`e bildiriyor. Fidel de Che` ye duyduğu aşırı güven nedeni ile ona bir değil bir çok görev yüklüyor. Ulusal banka müdürü, Tarımdan sorumlu bakan ve Ekonomi bakanı olan Che bu görevleri yerine getirmek için canla ve başla, gece gündüz durmadan çalışıyor. Devrimden sonra Che`nin eşi Hilda Kübaya geliyor fakat onu bir sürpriz beklemektedir. O artık Che`nin eski karısıdır. Che Kübada tanıştıgı Alleida ile kısa süre önce bir evlilik yapmıştır. Hilda ve Che artık dost olmaya karar veriyorlar ve ayrılıyorlar. Fidelse Cheye büyük bir jest yapıyor ve onu Küba vatandaşı ilan ediyor. Che`nin hayatındaki ilginçlikler burada da devam ediyor. Bir gün bir toplantıda Fidel`in aranızda ekonomist olan var mı? sorusuna tek eli Che kaldırıyor. Bunun üzerine Fidel Che`ye sen ekonomi bakanı ol diyor. Bu söz üzerine Che şok oluyor çünkü o soruyu aranızda kominist olan var mı? şeklinde anlamıştır. Yine Che her zamanki kalıplaşmış kavramların dışarısına çıkıyor ve bakanlığı halkın üzerinde bir mevki yerine halk için halkla çalışan bir organ haline getiriyor. Bunu yaparken Che kendi ilk başta halkla çalışmaya gidiyor ve gündüzleri şekerkamışı ekicileri ile birlikte gece geç saatlere kadar çalışıyor ve gecede bakanlık görevlerini yerine getiriyor. Hatta bir gün bakanlığın önüne bir kamyonla gelen Che bakanlıktan çıkan görevliler özel otomobillerine binip gidecekleri zaman tek eli kamyona dayalı bağırıyor nereye beyler? atlayın bakalım. Daha sonra onların hepsini doğru tarlaya götüren Che onları canları çıkana kadar çalıştırıyor.
Zekasını hayatın her alanına kullanabilen Che Amerikanın uyguladığı ambargo sebebi ile bulunamayan ve satın alınamayan şeker kamışı biçme aletini bir kaç hurda araba parçasını, bir traktörle birleştiriyor ve yeni şeker kamışı biçme makinesini keşfediyor. Yine bir gün bakanlık asansöründe karşılaştığı bir arkadaşının paranın yetmemesi gibi bir konuda Che`ye yaptığı şikayetler onu kızdırıyor ve bize nasıl yetiyor? diye çıkısmasına sebep oluyor. Arkadaşının bizdede sizdeki gibi iki karne olsaydı bizede yeterdi cevabı ise Che`nin susmasına yeterli bir cevap oluyor. Çünkü Che`nin bir devrimci olan ikinci eşininde devrimde bulunması sebebiyle bir karnesi vardır. İki gün sonra aynı asansörde, aynı arkadaşına Che haklısın bizde iki karne vardı diyecektir. Kimin yaptığına bakmaksızın her türlü adaletsizliğin ve eşitsizliğin karşısında olan Che eşinin karnesini iptal ettirmiştir. Che kübanın ekonomisini kurtarmak ve müttefik devletler bulmak amacı ile dünyanın birçok yerine seyahatler yapmıştır. Bu gezilerinde Che bir çok söz de almış Küba`yı ekonomik olarak rahata ve huzura kavuşturacak anlaşmalar yapmıştır. Fakat daha sonra bu devletlerin sözünde durmaması Küba`yı zora sokmuştur. Bugunlerde Che yine herzamanki gibi kendini yetiştirmeye devam ediyor ve ekonomi, matematik, siyasal bilimler gibi konularda bakanlığında ders alıyor. Yalnız ders almayı sevmeyen Che bakanlıktaki bir kaç arkadaşınıda yanına alıyor. Bazen onlara kendi ders veriyor bazense hep birlikte bir uzmandan alıyorlar.
Che bütün bunlara rağmen hala içindeki devrim ateşini söndürebilmiş değildir, o Küba`ya destekçi devletler bulmak için Latin Amerikada veya bir başka yerde Vietnam ateşinin bir benzerini yakmayı planlamıştır. Özellikle sözünden dönen ülkeleri eleştirmesi ve bu ülkelerle Küba`nın arasının açılması Che`yi üzmektedir. Che birgün Fidele derdini açar ve onunda fikirlerini aldıktan sonra Kübadan ayrılmaya karar verir. Artık Che için yine dağlar vardır.
Che`nin Küba vatandaşlığından çıkması ve başka bir ülkeye şavaşmaya gitmesi onun herşeyi gibi büyük yankılar uyandırmıştır. Gazeteler onun hakkında "Uluslararası komünist ajan Che Guevara`nın nerde oldugu bilinmiyor." şeklinde yazarlar ve Che`nin akibetini kimse bilmez. O ise ilk devrim denemesini Kongoda yapmak istemiştir fakat gerekli hazırlıkların tam olmaması ve oradaki halkın antipropaganda ile Che`ye antipati taşımaları onun işini zorlaştırmıştır. Fakat vazgeçmeyen Che oradaki yerel gerillalarla birleşmek istemiş fakat oradaki gerillalar onun ülkeyi terk etmesini istemişlerdir. Kongo deneyimi kısa süren Che yanında bulunan arkadaşlarıyla önce Küba`ya geçmiş oradan da Bolivyaya gitmeye karar vermiştir. Che Küba`da bulundugu sürece 100 kadar Bolivyalı, Kübalı ve diğer Latin Amerika ülkelerinden gerillayı eğitiyor ve bunlarla beraber Bolivya`ya çıkmaya karar veriyor. Kübada yapılan eğitimin ardından Che ve arkadaşları tarihin utanç sayfalarının yazılacağı mekanlara doğru yola çıkıyorlar.
Che`nin sonun başlangıcı diyebileceğimiz ve kısa hayatının son dörtlüğü Bolivyada geçiyor. Che yine burada gelecekten umutlu bir şekilde gerillalarıyla birlikte bir çok eylem yapıyor lakin tarihte herzaman ortaya çıkan dönek ve satıcı bukalemunlar Che`nin de çevresindedirler ve Che Bolivyada birçok kez onlar sebebiyle baskın yemiştir. Herşeye rağmen umudunu hiçbir zaman yitirmeyen Che yanındaki bir çok Bolivyalının kaçmasına rağmen cesurca dağlarda mücadelesini vermiştir. Durumun kötülüğünü kavrayan Che bir dizi önlemle tekrar gerillayı canlandırmayı başarmıştır. Bunun yanında siyasi bir dış desteğinde lazım olduğunu bilen Che komünist partilerle ilişki kurmaya çalışmıştır. Bu partiler birer birer sırf koltuk kavgası hatırına Che`ye kapılarını kapamışlardır. Aslında onlar o kapıları kendi suratlarına kapamışlardır. Desteksiz ve yardımsız kalan Che ye askerde büyük baskı yapmaya başladı. Bulunduğu ve yerleştiği her mekan dönek yalakalarca ispiyonlanan Che ve arkadaşları tek çareyi başka yerlere çekilmekte bulmuştu. Bu çekilme sırasında her tarafı askerlerle çevrilen gerillaların lideri Che kendinin de bulunduğu altı kişilik bir grubu yaralılara kaçma imkanı tanımak için ateş hattına çekmiş ve bu firsattan yararlanan arkadaşları kaçmayı başarmışlardır. Tam sıra Che ve arkadaşlarina geldiğinde birden en yakın akadaşlarından Chino yaralanır. Che kendinden bekleneni yapar ve arkadaşınıda sırtına alır ve yola öyle devam eder. Bu sırada bacağına bir kurşun isabet eden Che arkadaşı ile yere yuvarlanır. Ayağa kalkmakta zorlanan Che yinede kalkar ve Chino ile beraber bir dere kıyısına gelir. Orada bacağını saran Che yaklaşan üç hain gölgeyi fark edemez aslında etsede pek bişey degişmez, Son anda gören Che makinalısına davranır ama bozuktur, elini silahına atar onunda kurşunu yoktur, yani hayat her zamanki düşmanlığını göstermiştir Che`ye. Che artık tek silahlı yani bıçaklı düşmanı bekler ama yakalanması fazla bir dert olmaz.
Che en yakın köye götürülüyor ve orada ilkokula konuyor. Artık Che yalnızdır. Herşeyi net bir şekilde çözen Che kendisini bekleyenler karşısında her zamanki gururuyla dimdiktir yalnız bu sefer yüzündeki o ince gülüş yoktur çünkü feci acı çeken Che`nin vucudunda bir çok yara vardır. Che`nin yakalanması olayı heryerde yankı etkisi yapmış ve hemen öldürülüp vucudunun parçalanması istenmiştir ama yinede bu isteğe uymayan Bolivya başbakanı onun yargılanmasına karar verir. Yalnız bu sırada kurtlar sofrası CIA den gelen bir emirle Che`nin kalemi kırılmıştır. Sebep basit böyle biri hapiste bile tehlikeli olur. Belkide CIA `in tek bu sözüne katılabiliriz, cidden Che emperyalistler için her yerde korkulacak birisiydi. Bu emir üzerine dönek başbakan Che`nin öldürülmesini ve ellerinin kesilmesini emretmiştir. Che`yi okulda ziyaret eden okul hocası olan bir tas çorba götürür. Che ona az sonra burda yaşananlar tarihe geçecektir der. Che`yi vurmaya üç asker gönüllü oluyor fakat birinin doğum günü olması sebebiyle bu görev ona veriliyor. Che`nin karşısına geçen askerin elleri titremektedir. Che ise biraz yaralarının acısı birazda az önceki sorgudaki sakallarının yolunmasının acısıyla acı acı gülmektedir. Che`yi görünce korkan asker ateş edemez bu sırada Che vur vur hadi korkma der. CIA ajanlarının da ısrarı ve gazıyla tetiğe zar zor dokunan er Che`yi sadece yaralayabilmiştir işte tam bu sırada içerdeki kimsenin üslenmediği bir el silah sesi ile Che tam kalbinden vurulur.
Che`nin ölümü tüm dünyada şok etkisi yapmıştı. Dünya halklarının en büyük dostu ve dert ortağı yine onlar için kendini feda etmişti. Arjantinde başlayan hayat Bolivyada bitmişti. Ama Che yine de savaşlarını kazanarak gitmiştir. Savaşlarını kazanarak diyorum çünkü emperyalistlerle olan savaşını kazandı çünkü ölümüyle onların ne denli kan emici olduklarını ispatladı. Hayatla olan savaşını kazandı çünkü onun bedeni değil belki ama fikirleri ve ruhu hala yaşıyor hemde binlerce, milyonlarca gönülde. Astımına karşı olan savaşını kazandı çünkü doğduğundan beri onu boğmak isteyen astım ona bir zarar vermedi ve ölümü astımdan olmadı. Che tam kelime manası ile bir dava adamıydı. Ölüm nereden nasıl gelirse gelsin diyerek ölüme açık meydan okuyan Che ondan korkmadığını son ana kadar gösterdi.
|  anasayfa   |  sayfa başı  |   geri  |